Doğu Karadeniz Bölgesi’nin tarih, kültür ve doğal güzellikler açısından en önemli merkezlerinden biri olan ve geçmişte yaşattığı medeniyetlerin izlerini taşıyan Trabzon’un, kuruluş tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte, ilk yerleşimlerin Orta Asya kökenli Türk kavimler tarafından yapıldığı belirtilmektedir.
Yapılan arkeolojik araştırmalar sonucunda da, Kalkolitik ve Tunç çağlarına ait bulgular elde edilmiştir. Bu bilgiler ışığında, şehrin kuruluşu M.Ö. 2000’li yıllara kadar inmektedir. Yazılı kaynaklarda, kentin adına ilk kez Ksenephon’un Anabasis adlı eserinde “Trapezus” olarak rastlanmaktadır.
Avrupa ile Asya’nın ipek yolu üzerindeki önemli irtibat noktası arasında bulunan Trabzon, bu öneminden dolayı tarih boyunca birçok uygarlığa ev sahipliği yapmıştır. Tarihsel süreçte, söz konusu liman kent, sırasıyla Kimmerler, Medler, Persler ve Makedonlar’ın yönetimleri altına girmiştir.
Bunu takiben, Romalılar ve Roma İmparatorluğu’nun ikiye ayrılmasıyla, Bizanslılar ve sonra da Komnenoslar şehirde hâkimiyet sağlamışlardır. 13. yüzyılın başlarında kurulup, 250 yılı aşkın bir süre hüküm süren Trabzon Komnenos Prensliği, 26 Ekim 1461 yılında, Fatih Sultan Mehmet’ in Trabzon’u fethiyle sona ermiştir.
Trabzon; Ksenophon, Evliya Çelebi, Fallmerayer ve Frunze gibi dünyaca ünlü gezginlerin ziyaret edip, tarihi birer belge olarak yazdıkları yazılara ve seyahatnamelere ilham kaynağı olmuştur. Bunun yanı sıra, müzeleri, manastırları, camileri, türbeleri, hanları, hamamları, bedesteni, kenti çevreleyen surları, sivil mimari örnekleri, çarşıları, coğrafi konumu ve gizemli doğası ile de önemli bir ticaret ve kültür merkezi konumundadır.
Trabzon ve çevresinde geleneksel el sanatı olarak, taş ve ahşap işçiliği, dokumacılık, hasır bilezik yapımı, bakırcılık, bıçakçılık, yorgancılık gibi sanatlar sürdürülmektedir. Ayrıca, Trabzon’un dünya tanıtımında öne çıkan başlıca simgeleri olarak, sporu gümüş ve altın ürünleri olarak, horonu, kemençeyi ve diğer folklorik unsurları sıralayabiliriz.